Avrupa Mülteciler ve Sürgünler Konseyi Direktörü Catherine Woollard: “AB kurumlarında harekete geçmede isteksizlik bulunmaktadır çünkü genel strateji, maliyeti ve sonuçları ne olursa olsun koruma isteyen kiÅŸilerin geliÅŸlerinin engellenmesine dayalıdır”
AA (Brüksel)
Avrupa ülkelerinin sığınmacıları ÅŸiddet kullanarak hukuka aykırı ÅŸekilde geri itmeleri, buna karşın AB’nin harekete geçmemesi, insan hakları ve sığınmacı hakları konusunda çalışan birçok kuruluÅŸun tepkisini çekti.
Son olarak sığınmacı hakları konusunda çalışan, 39 ülkeden 100’ün üzerinde sivil toplum kuruluÅŸunu çatısı altında toplayan Avrupa Mülteciler ve Sürgünler Konseyi (ECRE), AB’nin harekete geçmede isteksiz davrandığı çünkü “maliyeti ve sonuçları ne olursa olsun” sığınmacıların Avrupa’ya gelmelerinin engellenmesinin “genel strateji” olduÄŸu deÄŸerlendirmesini yaptı.
AB ülkelerinin bazıları, son yıllarda “düzensiz göçle mücadele” adı altında sürekli geri itmelerle anılıyor. Özellikle Yunanistan, Hırvatistan, son dönemde Polonya ve Baltık ülkelerinden geri itmelerle ilgili çok sayıda vaka kayıt altına alındı.
Son olarak Alman Spiegel dergisi, Almanya Birinci Televizyon Kanalı ARD’nin Monitor programı, Fransız gazetesi Liberation, Sırp gazetesi Novosti ve RTL Hırvatistan Lighthouse Report, SRF Rundscha ve ARD Viyana ofisi gibi basın kuruluşları, Hırvatistan ve Yunanistan’da 8 aydan fazla süren araştırmalarını yayımladı. Bu haberlerde geri itmeler ve sığınmacılara uygulanan şiddet belgelendi.
Hem AB yasalarını hem de Cenevre Mülteci SözleÅŸmesi’ni ihlal ettikleri gerekçesiyle “geri itme” olarak adlandırılan bu tür yasa dışı operasyonlara ve AB’nin “müdahalesizliÄŸine” kuvvetli bir tepki de 39 ülkeden 103 sivil toplum kuruluÅŸunu çatısı altında barındıran ve sekreterliÄŸi Belçika’nın baÅŸkenti Brüksel’de bulunan Avrupa Mülteciler ve Sürgünler Konseyi’nden (ECRE) geldi.
“Ahlaki açıdan tiksindirici”
ECRE Direktörü Catherine Woollard, AA muhabirine yaptığı değerlendirmede, çıkan son haberlerin AB sınırlarındaki şiddet içeren geri itmelerle ilgili dağ gibi kanıtlara yenilerini eklediğini belirtti.
Bazı ülkelerin AB topraklarına ve iltica prosedürlerine eriÅŸimi engellemek için “aşırı ÅŸiddet” dahil mümkün olan her yolu kullandığını vurgulayan Woollard, “Bu eylemlerin birçoÄŸu AB hukukuna ve uluslararası hukuka aykırıdır, ayrıca ahlaki açıdan tiksindiricidir.” dedi.
Uluslararası hukuka göre korunmak için ülkeler arasındaki sınırı geçmenin yasa dışı olmadığını hatırlatan Woollard, birçok sığınmacının başka seçeneği olmadığı için bu yola başvurduğunu ifade etti.
En az 13 AB ülkesi uyguluyor
Woollard, “Geri itmeleri, giriÅŸlerin engellenmesini, toplu sınır dışı edilmeleri ve hatta sınırı geçmiÅŸ kiÅŸilerin hemen gönderilmelerini belgeledik. Bu eylemler en az 13 AB üyesi ülke tarafından iç ve dış sınırlarda uygulanıyor. Bunun sonucunda insanlar hayatını kaybediyor.” dedi.
Batı Balkanlarda ve Yunanistan’da AB ülkelerin makamları tarafından uygulanan geri itmeler ve polis ÅŸiddetini takip eden ve 13 kuruluÅŸun oluÅŸturduÄŸu Sınır Åžiddet İzleme Ağı ve diÄŸer birçok kuruluÅŸun Hırvatistan ve Yunanistan sınırlarında suiistimalleri kayıt altına aldığını belirten Woollard, Polonya ve Belarus arasında geri itildikleri ve bitkin düştükleri için 6 kiÅŸinin öldüğü Polonya sınırındaki durum nedeniyle hayli endiÅŸeli olduklarını kaydetti.
“AB harekete geçmede isteksiz”
“Bu tür eylemler AB hukukunu ve uluslararası hukuku çiÄŸnemektedir.” diyen Woollard, şöyle devam etti:
“Avrupa İnsan Hakları SözleÅŸmesi ve Uluslararası İnsan Hakları Hukuku, AB hukukundaki iltica hakkının ihlali dahil çok sayıda ihlal söz konusudur. Sığınmacıların geri gönderilme riski çok yüksektir. Ancak devletler neredeyse cezadan muafmış gibi hareket edebilmektedir. Bunun yasal ve siyasi nedenleri vardır. Etkilenen kiÅŸilerin güvencesiz durumu nedeniyle yasal bir süreç baÅŸlatmak zordur. Bu aÅŸamaya gelsek bile devletlerin hükümleri uygulamaması söz konusudur.
AB kurumlarında harekete geçmede isteksizlik bulunmaktadır çünkü genel strateji, maliyeti ve sonuçları ne olursa olsun koruma isteyen kiÅŸilerin geliÅŸlerinin engellenmesine dayalıdır. En kötü durumlarda bile (AB sınır koruma ajansı) Frontex Direktörünün yaptığı yorumlarda olduÄŸu gibi üye ülkeler ÅŸiddet ve istismar içeren eylemleri nedeniyle övülmektedir. Burada AB’nin bazı bölümlerinin suç ortaklığından söz edilebilir.”
Woollard, devletlerin güvenlik kavramlarını kötüye kullanarak bu tür eylemlerini haklı çıkarmaya çalıştığını ifade ederek şunları aktardı:
“Aslında sınırları geçmeye çalışan mülteciler ne Avrupa’ya bir büyük tehdittir ne de Avrupa kamuoyu tarafından böyle algılanmaktadır. Bu eylemler Avrupa hukukuna, genel olarak hukukun üstünlüğüne, Avrupa deÄŸerlerine, temel insan onuruna tehdit oluÅŸturmaktadır ve bu da uzun vadede muhtemelen Avrupa güvenliÄŸinin altını oymaktadır. Biz devletleri uluslararası kuruluÅŸlara, Ombudsman ofisleri gibi kendi meÅŸru gözlemci kuruluÅŸlarına, sivil toplum örgütlerine kulak vermeye ve ÅŸiddet içeren uygulamaları durdurmaya, ortaya çıkan suistimali hoÅŸ görme kültürüne direnmeye çağırıyoruz.”
Geri itmeler
BaÅŸta Yunanistan olmak üzere bazı AB ülkelerinin sığınmacıları sınırlarından geri ittiklerine dair haberler son dönemde birçok uluslararası basın kuruluÅŸunda geniÅŸ ÅŸekilde yer aldı. Uluslararası medya kuruluÅŸları, söz konusu ihlallerde AB’nin sınır koruma ajansı Frontex’in de rolü bulunduÄŸuna yönelik çok sayıda haber yayımladı.
Görüntüler ve ifadeler gibi kanıtlarla sunulan haberler üzerine AB Komisyonu, geçen hafta haberlerin “çok endiÅŸe verici” olduÄŸunu belirtti.
AB Komisyonunun içiÅŸlerinden sorumlu üyesi Ylva Johansson, Yunanistan’ı yasa dışı geri itmelere dair haberleri araÅŸtırmaya çağırdı. Johansson, temmuz ayında da Yunanistan’ın sığınmacıları denizden Türkiye’ye doÄŸru yaÅŸa dışı geri ittiÄŸini kabul etmiÅŸ, bunun “temel Avrupa deÄŸerlerinin ihlali” olduÄŸunu söylemiÅŸti.
Johansson, ayrıca Yunan hükümetinin sınırlarına gelen göçmenleri yasa dışı şekilde sınır dışı etmeyi durdurması gerektiğini dile getirmişti.
Geri itmeleri Birleşmiş Milletler (BM) ve birçok insan hakları kuruluşu da gündeme getiriyor.
BM İnsan Hakları Yüksek KomiserliÄŸi, dünkü açıklamasında Yunanistan’daki geri itmelere iliÅŸkin saÄŸlam kanıtlar aldıklarını açıkladı. Komiserlik, konu hakkında AB ile görüştüklerini, bu konuda “devrede” olduklarını bildirdi.
Uluslararası Af Örgütünün yanı sıra Ege’deki sığınmacıların durumuyla ilgili çalışmalar yapan sivil toplum kuruluÅŸlarının raporlarında da çok sayıda geri itme vakası belgeleniyor.
Bu kuruluÅŸların raporlarında Yunanistan’ın Türkiye ile sınır bölgesi olan Meriç’teki kara sınırlarını geçmeye çalışanlara göz yaÅŸartıcı gaz, tazyikli su ve plastik mermi kullandığı yer alıyor.
Åžiddetin tanıkları, Yunan sınır birimlerinin aşırı güç kullanımı, darp, gerçek mühimmat kullanımı, yasa dışı gözaltı ve Türkiye’ye sistematik geri itmeler de dahil olmak üzere çok sayıda hukuk ihlaline iÅŸaret ediyor.
Tüm kanıtlara, haberlere ve yetkili kuruluşların açıklamalarına rağmen geri itmelere ilişkin haberler gelmeye devam ediyor.










