Bugün 3 Aralık…
Takvimde yalnızca bir gün, ama birçok insanın hayatındaki görünmez duvarları hatırlamak için önemli bir fırsat. Bu gün, bize “engellilik” dediğimiz şeyin aslında bir sağlık durumu değil, toplumun kurduğu bariyerlerle büyüyen bir eşitsizlik olduğunu yeniden hatırlatıyor. Belki de asıl mesele engelli bireyler değil; onların önüne engel koyan bakış açıları, sistemler ve umursamazlıklar…
Sokakta yürürken kaldırımın ortasında bırakılmış bir motosiklet, görme engelli birinin bastonuyla takip ettiği yol çizgisini kesebilir. O motosikleti oraya bırakan kişi için bu, birkaç dakikalık bir rahatlık; ama bir başkası için dünyayı durduran bir duvar. İşte empati tam da bu noktada başlıyor: “Benim için küçük olan bir şey, bir başkasının hayatını nasıl zorlaştırıyor?” diye sormakla başlar.
Toplumda çoğu zaman engelli bireyleri “yardıma muhtaç” olarak görürüz, oysa çoğu yalnızca eşit fırsatlara ihtiyaç duyar. Rampası olmayan bir bina yüzünden tekerlekli sandalye kullanan birinin dışlanması, onun yetersizliği değil; bizim eksikliğimizdir. Toplu taşımada, okulda, işyerinde ya da sosyal hayatta erişilebilirlik sağlanmadığında engel, insanın bedeninde değil, toplumun ihmalkârlığı sonucu ortaya çıkar.
Empati dediğimiz şey bir duygu değildir sadece; bir davranış biçimidir. Bir asansöre binerken önce tekerlekli sandalye kullanana öncelik vermek, görme engelli birinin koluna zorla değil, soru sorarak destek olmak, iş yerinde engelli bir çalışan için gerekli düzenlemeleri “iyilik” değil “hak” olarak görmek… Bunların hepsi küçük dokunuşlar ama hayatlara büyük anlamlar katar.
Belki de bugün kendimize şu soruyu sormalıyız:
“Bir günlüğüne değil, her gün empati mümkün mü?”
Cevabı basit. Evet. Çünkü empati, büyük fedakârlıklar değil; küçük farkındalıklarla başlar. Bir insanın yaşamını kolaylaştırmak, ona acıyarak değil, eşit bir birey olarak yaklaşmakla mümkündür.
3 Aralık, kutlama günü değil; fark etme günü…
Engelli bireylerin görünmez değil, görülür ve duyulur oldukları bir dünya için adım atma günü.
Belki de en büyük engel, birbirimize yeterince dokunmayan kalplerimizdedir.
Bugün bir adım atalım.
Yarın bir adım daha…
Ve bir gün, bu yazıya gerek kalmayacak kadar engelsiz bir toplumda yaşamayı umalım.
Haliye Donmuş – 03.12.2025









