İngiltere’de göçmen karşıtı göçmen yöneticiler

LSE Sosyoloji bölümünden Prof. Dr. Savage: “Muhafazakar Parti hükümeti de yıllardır çeÅŸitlilik kartını oynuyor. ÇeÅŸitliliÄŸe sahip bir kabineymiÅŸ gibi görünerek ‘milliyetçi ve ırkçı deÄŸiliz’ diyor ancak çoÄŸu, özellikle de Sunak, zengin insanlar ve toplumun belli bir grubu ile çıkarlarını temsil ediyorlar”

AA (Londra)

 Ä°ngiltere’de hükümetin  göçmenlere sığınma hakkı tanımayan yasa hazırlığını ve göçmenleri Ruanda’ya gönderme planını deÄŸerlendiren uzmanlar, hükümetin BaÅŸbakan dahil birçok göçmen üyesi olmasına raÄŸmen göçmen karşıtı adımlar atmasının İngiliz siyasi sistemiyle alakalı olduÄŸunu kaydetti.

Londra Ekonomi ve Siyasal Bilimler Okulu (LSE) Sosyoloji bölümünden Prof. Dr. Mike Savage ile Sheffield Hallam Üniversitesi Sosyoloji bölümünden Dr. Jack Black, İngiltere’de “Küçük bot yasası” adıyla bilinen Yasa Dışı Göç Yasa Tasarısı’nın milliyetçilik, ırkçılık ve İngiliz siyaseti açısından ne anlama geldiÄŸini AA muhabirine deÄŸerlendirdi.

Savage, tasarıyla ilgili haberleri duyduÄŸunda üzüldüğünü belirterek, “Göçmenlerin İngiltere’ye gelmek için bu tehlikeli yolları seçmesi ve İngiliz hükümetinin yaÅŸadıkları zorlukları bilmeden verdiÄŸi karşılık üzüntü vericiydi.” diye konuÅŸtu.

İngiltere’nin Avrupa BirliÄŸi’nden (AB) çıkış için yaptığı referandumda  (Brexit) ÅŸu an iktidardaki Muhafazakar Partinin yabancı karşıtı söylemlerle destek kazanmayı amaçladığını kaydeden Savage, “Muhafazakar Parti ekonominin kötüye gittiÄŸinin, toplumun bölündüğünün ve ülkenin güneyindeki varlıklı insanlarla geri kalanındaki yoksul insanlar arasındaki eÅŸitsizliÄŸin farkında. Bunları çözmek zorunda. Bu nedenle insanların dikkatini buradan alıp ülkeye gelen yabancılara çevirmeye çalışıyor.” ifadelerini kullandı.

Savage, BaÅŸbakan Rishi Sunak’ın da göçmen bir ailenin çocuÄŸu olduÄŸuna iÅŸaret ederek, “Sunak bir beyaz İngiliz deÄŸil. Muhafazakar Parti hükümeti de yıllardır çeÅŸitlilik kartını oynuyor. ÇeÅŸitliliÄŸe sahip bir kabineymiÅŸ gibi görünerek ‘milliyetçi ve ırkçı deÄŸiliz’ diyor. Ancak çoÄŸu, özellikle de Sunak, zengin insanlar ve toplumun belli bir grubu ile çıkarlarını temsil ediyorlar.” dedi.

Sunak’ın göçmenliÄŸinin eskiye dayandığına ve bugünkü göçmenlikle o döneminkilerin farklı algılandığına dikkati çeken Savage, “Ayrıca sınıf algısı da var. Bu etki, ÅŸimdi varlıklı hale gelen sınıftaki insanları kör ediyor ve göçmenlerin İngiltere’ye neden geldiklerini anlamak konusunda bilgisiz hale getiriyor.” diye konuÅŸtu.

“Seçmenlerin göçmenler dışında temel sorunları var”

Göçmen konusunun siyasi alanda kullanılmasına yönelik de değerlendirmede bulunan Savage, Muhafazakar Partinin göçmenleri Ruanda’ya yollamak ya da göçü durdurmak gibi vaatlerinin etkileyici olduğunu ancak son yerel seçimde kaybedilen 1000 belediye meclisi sandalyesiyle beklenen sonucu vermediğini söyledi.

Brexit referandumu (2016) döneminde halkın göç konusuna daha negatif yaklaÅŸtığını ifade eden Savage, “Artan sayıda göçmen İngiltere’ye geliyor ve göçmenler bu topluma birçok deÄŸer kazandırıyor. Brexit referandumu döneminde göçmenlik konusu büyük bir endiÅŸeydi. Ancak bugün seçmenlerin bundan endiÅŸe ettiklerini düşünmüyorum çünkü faturaların artması ya da iÅŸ gibi konularda daha temel sorunları var.” ifadelerini kullandı.

Prof. Dr. Savage, Muhafazakar Parti hükümetinin bazı konulara yoğunlaşarak o konuda endişeleri artırma gibi bir stratejisi olduğunu dile getirdi.

Ancak Brexit’in İngilizleri özellikle Avrupa’ya seyahat ederken yeniden gümrük, pasaport ve vize gibi konularla tanıştırdığını anlatan Savage, göç konusunda yaşanan ayrımcılığa da işaret etti.

Mike Savage, şunları söyledi:

“İngiltere’de birçok varlıklı göçmen var. Bir grup akademisyenle bu konuda bir araÅŸtırma yaptık. Yüksek gelirli iÅŸlere önemli sayıda göçmenler alınıyor ve bu sayı artıyor. Yani paranız varsa, yatırım yapabiliyorsanız İngiltere’ye göç edebilirsiniz. Burada bir sınıf ayrımı var.”

“Göçmenleri kabul etmek cömertlik meselesi deÄŸil temel bir haktır”

Sheffield Hallam Üniversitesinden Dr. Jack Black de deÄŸerlendirmesinde, göçmenleri Ruanda’ya sınır dışı etme planına deÄŸinerek, “Bu açıklama göç için canını tehlikeye atan insan sayısında azalmaya neden olmadığı gibi yasa dışı insan kaçakçılığını da hedef alamadı.” dedi.

Muhafazakar Partinin göçmen karşıtı aşırı sağ söyleminde amacının seçimlerde vatandaşların desteğini almak olduğuna vurgu yapan Black, şunları söyledi:

“Muhafazakar Parti milletvekillerinin göçmenleri hedef alıp onları İngiliz deÄŸerlerine karşıymış gibi göstererek canavarlaÅŸtıran söylemlerini daha önce de gördük. Bunu İçiÅŸleri Bakanı Suella Braverman’ın söylemlerinde de duyuyoruz. Göçmenlerin İngilizlerin cömertliÄŸine ihtiyaç duyduÄŸu ve  göçmenlerin bunu suistimal ettiÄŸine yönelik yorumlar ise mültecileri kabul etmenin bir cömertlik meselesi deÄŸil iÅŸleyen demokrasi için temel hak olduÄŸu gerçeÄŸini görmezden gelmektir.”

Küçük bot yasasının güvenli yollarla İngiltere’ye gelme ihtiyacını da görmezden geldiÄŸinin altını çizen Black, “Tasarı insanların aileleriyle birlikte ManÅŸ Denizi’ni geçme sebeplerini de görmezden geliyor. Bu tasarıyla Muhafazakar Partinin gelecek yılki kazanmasalar da büyük farkla kaybetmek istemedikleri seçimler öncesi göçmen karşıtı sert yüzünü korumayı amaçladığını düşünüyorum.” diye konuÅŸtu.

“Tasarının İngiltere’nin imajını deÄŸiÅŸtireceÄŸini düşünüyorum”

Black, göçmen kökenlere sahip siyasetçilerin ortaya böyle bir yasa tasarısı çıkarmasıyla ilgili ise “KiÅŸinin geçmiÅŸi ne olursa olsun oy kazanmak için göç meselesini kullanmaya istekli bireyler üreten bir siyasi sistemle karşı karşıyayız. Asıl sorun da bu.” deÄŸerlendirmesini yaptı.

Tasarıda Brexit sloganlarından birinin de “Kontrolü geri al” olduÄŸunu belirten Black, “Brexit, yanlış bir ÅŸekilde, İngiltere’nin emperyal geçmiÅŸinden beslenen bir anlatının eseri olarak kontrolü geri alma fırsatı ÅŸeklinde lanse edildi. Buradaki mesele, temelde böyle bir kontrolün kendisinden alınması gereken bir ‘onlar’ gerektirmesidir. Bu, ya AB’dir ya da yasa dışı göçmendir.” dedi.

Tasarının yasalaÅŸması halinde ülkenin sosyal yapısında deÄŸiÅŸiklik olmasını beklemediÄŸini söyleyen Black, “İngiltere tarihi olarak çok kültürlü ve çok milletli bir ülke. Bunun yanında birçok STK bu tasarıya karşı mücadele veriyor. Tasarının, İngiltere’nin imajını deÄŸiÅŸtireceÄŸini düşünüyorum. Bu tasarıdan önce çok iyi bir imajımız vardı demek istemiyorum ancak kendisini demokrasinin kalesi olarak gösteren ülke üzerine yeni ve çirkin bir ışık tutacaktır.” ifadelerini kullandı.

İngiltere Kilisesinin ruhani lideri dahi karşı çıktı

İngiltere’de hükümet mart ayında gündeme getirdiÄŸi Yasa Dışı Göç Yasa Tasarısı ile ülkeye ManÅŸ Denizi’ni aÅŸarak gelen  göçmenleri 28 gün içinde sınır dışı etmeyi planlıyor.

Ülkeye kaçak yollardan girenlere sığınma talebi başvurusu yapma hakkı vermeyen, gözaltı süresince hiçbir hukuki inceleme hakkı tanımayan yasa tasarısına göre sınır dışı edilenler ya geldikleri ülkeye ya da güvenli kabul edilen üçüncü ülkelere sınır dışı edilecek.

Ruanda bu ülkeler arasında yer alıyor. Hükümet, ülkelerinde savaÅŸ, çatışma ya da ölüm tehlikesi bulunan  göçmenleri Ruanda ile gelecekte anlaÅŸma yapılacak ülkelere göndermeyi amaçlıyor.

Hükümetin meclise getirdiÄŸi tasarıyı ana muhalefetteki İşçi Partisi, İskoçya’da iktidarda bulunan İskoçya Ulusal Partisi, insan hakları aktivistleri ve İngiltere Kilisesinin ruhani lideri Canterbury BaÅŸpiskoposu Justin Welby, zor durumda bulunan insanları daha da zora sokacağı eleÅŸtirisiyle hedef aldı.

Tasarıyı eleÅŸtirenler göçmenlerin İngiltere’ye gelmek için daha zorlu yollar denemek zorunda kalacağını, insan kaçakçılarının kapısını çalmak zorunda kalacağını belirtirken, hükümeti ülkenin ekonomik sorunlarını çözemeyip sorumluluÄŸu göçmenlere yüklemekle suçluyor.

Hükümet ise göçmenlerin bazısının hiçbir sorun yaÅŸamayan ülkelerden geldiÄŸini, bazısının ise İngiltere’ye gelene kadar birçok güvenli ülkeden geçtiÄŸini aktararak, ülke ekonomisi, yargısı ve bürokrasisi üzerindeki göçmen baskısını azaltmak için bu adımı attığını savunuyor.