Scholz güvenoyuyla Federal Meclis’in karşısına çıkıyor

SPD milletvekili Macit Karaahmetoğlu, Scholz’un bu adımını “siyasi sorumluluğun bir gereği” olarak nitelendirdi.

Merhaba Haber Merkezi

Almanya Başbakanı Olaf Scholz, pazartesi günü Federal Meclis’te kritik bir güvenoyu oylaması gerçekleştirecek. Koalisyon hükümetinin dağılması ve parlamentoda çoğunluğun kaybedilmesi sonrası Scholz, Alman Anayasası’nın 68. maddesi kapsamında milletvekillerinden güven talep edecek. Ancak bu talebin arkasındaki asıl amaç, hükümetin değil, parlamentonun feshedilmesi.

Scholz’un adımı, Federal Cumhurbaşkanı’na yeni seçimlerin yolunu açacak şekilde parlamentoyu feshetme olanağı sağlamak için tasarlandı. FDP’nin koalisyondan çekilmesiyle SPD ve Yeşiller, Meclis’te çoğunluğu kaybetmiş durumda. Bu nedenle Scholz, güvenoyu oylamasını kaybetmeyi hedefleyerek, erken seçimin önünü açmayı planlıyor. Yeni seçimlerin planlanan tarihinin ise 23 Şubat 2025 olduğu belirtildi.

Tarihte güvenoyu ve stratejik kullanımları

Alman siyasi tarihinde güvenoyu mekanizması beş kez kullanıldı. 1982’de Helmut Schmidt ve 2001’de Gerhard Schröder, hükümetlerine olan desteği pekiştirmek için güvenoyu sürecini başarıyla yönetti. Ancak 1972’de Willy Brandt, 1982’de Helmut Kohl ve 2005’te Gerhard Schröder, parlamentonun feshedilmesi ve erken seçimler için bu mekanizmayı kullanmayı tercih ettiler.

Şimdi, Scholz benzer bir yolu seçerek, parlamentoda çoğunluğa sahip olmayan mevcut hükümetin görevini geçici olarak sürdürmesini ve ardından Almanya’nın geleceğini şekillendirecek bir erken seçim gerçekleştirilmesini sağlamayı hedefliyor.

Karaahmetoğlu: Siyasi sorumluluğun gereği

SPD milletvekili Macit Karaahmetoğlu, Scholz’un bu adımını “siyasi sorumluluğun bir gereği” olarak nitelendirdi. Karaahmetoğlu, “Başbakan Scholz, Almanya’nın demokratik geleneklerine uygun şekilde siyasi bir çıkmazı çözmek için harekete geçiyor” ifadelerini kullandı.

Alman siyasetinde önemli bir dönemeç olarak görülen bu oylama, hem Scholz’un siyasi liderliğini hem de Federal Meclis’in geleceğini belirleyecek. Pazartesi günü yapılacak oylama, sadece Alman kamuoyunun değil, Avrupa’nın da dikkatle izleyeceği bir gelişme olacak.