Ulm’da Yılmaz Güney anması

Sürgündeki gazeteci-yazar Can Dündar, belgesel gösterimi için Ulm’daki etkinliğe katıldı. Yoğun ilginin olduğu etkinliğe Türkiye gündemi damgasını vurdu.

41 yıl önce yaşamını yitiren devrimci sinema ustası Yılmaz Güney, Almanya’nın Ulm kentinde düzenlenen özel bir etkinlikle anıldı. Tohum Kültür Merkezi tarafından organize edilen programda gazeteci-yazar Can Dündar’ın yapımcılığını üstlendiği “Yılmaz Güney Belgeseli” gösterildi. Etkinlik kapsamında Dündar’ın da katıldığı bir söyleşi de gerçekleşti.

Anma etkinliği DGB salonunda yapıldı

Almanya Türkiyeli İşçiler Federasyonu (ATİF) bünyesinde faaliyet gösteren Tohum Kültür Merkezi’nin düzenlediği anma etkinliği, 26 Ekim 2025 Pazar günü Ulm kentinde, DGB Sendikası’nın salonunda gerçekleştirildi. Yaklaşık 200 kişinin katıldığı program, Tohum Kültür Merkezi’nin eş başkanı tarafından yapılan açılış konuşması ve saygı duruşuyla başladı. Ardından Tohum Kültür Merkezi yönetiminden Hasan Çelik söz aldı.

Hasan Çelik, konuşmasında sosyalist yapısıyla da bilinen Yılmaz Güney’i sadece bir sanatçı olarak değil, esasen devrimci kimliğiyle değerlendirdiklerini vurguladı. “Yılmaz Güney’i herkes kendine göre tanımlıyor. Burjuva aydınları, sadece iktidar karşıtlığıyla sınırlı bir çerçevede değerlendiriyor. Biz ise onu sınıfsal mücadele ve sistem karşıtlığı temelinde sahipleniyoruz” diyen Çelik, Güney’in 1960’ların ortasından itibaren şekillenen devrimci çizgisinin, özellikle Kemalizm ve devlet anlayışı konularında belirgin bir duruş içerdiğini ifade etti. Güney’in, Mahir Çayan ve yoldaşlarını sakladığı döneme atıf yapan Çelik, “O bir aydın ya da sanatçıdan öte, devrimci bir sanatçıdır” dedi.

Can Dündar’dan güncel değerlendirme

Etkinliğin ikinci bölümünde söz alan Can Dündar, konuşmasına Türkiye gündeminin yoğunluğuna dikkat çekerek başladı. “Bugün bile, Pazar günü olmasına rağmen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, casusluk soruşturması kapsamında ifade vermek üzere adliyeye sevk edildi. Aynı gün PKK, Türkiye’den çekilme kararı aldığını duyurdu” diyen Dündar, ağır siyasi atmosferin altını çizdi.

Sürgünde yaşadığı deneyimlerden yeni kitabına, MİT TIR’ları davasından basın özgürlüğüne kadar pek çok konuya değinen Dündar, söyleşinin ilk bölümünü anayasa süreci ve Erdoğan-Bahçeli ilişkisine ayırdı. “Erdoğan, sadece kendi adaylığı için bu anayasa tartışmasını yürütmüyor. İstese, anayasa değişikliğine bile ihtiyaç duymadan yoluna devam eder” diyen Dündar, Erdoğan’ın Devlet Bahçeli ile olan ilişkisinde taktiksel ayrışmalara dikkat çekti. İleride olası bir başarısızlık durumunda Bahçeli’nin kolayca günah keçisi ilan edilebileceğini ifade etti.

Dündar’ın sunumunun ardından soru-cevap bölümüne geçildi. Katılımcılardan gelen soruları tek tek yanıtlayan Dündar, hem Türkiye gündemine hem de belgeselin içeriğine dair kapsamlı açıklamalarda bulundu. Söyleşinin ardından, Yılmaz Güney’in yaşamını, sanatını ve politik duruşunu konu alan belgesel katılımcılarla birlikte izlendi.

Belgesel gösterimi ve söyleşi etkinliği, Ulm’daki politik ve kültürel çevrelerde ilgiyle karşılandı. Katılımcılar, devrimci sanatçı Yılmaz Güney’in sanatla direnişi birleştiren mirasının yaşatılmasının önemine dikkat çekti.