DİDF: Hanau katliamını unutmayacağız, unutturmayacağız


Demokratik İşçi Dernekleri Federasyonu (DİDF) yayımladığı açıklamayla, ırkçı katliamın ikinci yıldönümü nedeniyle gerçekleştirilecek eylemlere katılım çağrısında bulundu.

Merhaba Haber Merkezi

DİDF tarafından yapılan çağrı şöyle:

2. yılında Hanau katliamı:
Unutmayacağız, Unutturmayacağız 

19 Şubat 2020’de Hanau’da bir ırkçının dokuz göçmen genci katletmesinin üzerinden iki yıl geçti. Katilin sosyal medya üzerinden ırkçı- faşistlerle ilişkisi olduğu tespit edilmesine rağmen, bugüne kadar kimlerle bağlantılı olduğu, katliamı planlarken başkalarından yardım alıp almadığı açığa çıkarılamadı. Resmi kurumlar, başından itibaren saldırı bireysel bir eylem olarak lanse edilerek, bütün yönleriyle araştırılması engellendi. Bugün ise olayı araştıran savcı, yeni delil bulunamadığı gerekçesiyle kamuoyunda sorulan bir çok soruya cevap vermeden dava açmadan dosyayı kapattı.

Katliamların üstü örtülüyor!

Hanau katliamından önce ve sonra Almanya‘da bir çok ırkçı-faşist saldırı gerçekleşti. Katliamların ardındaki güçler bir türlü açığa çıkarılmıyor. 11 Temmuz 2018‘de sonuçlanan ve 10 kişiyi katleden NSU davasında, istihbarat örgütleriyle faşist katillerin iç içe olduğu açıkça görülmesine rağmen, katliamda istihbarat ve güvenlik güçlerinin rolü konusunda ciddi bir araştırma yapılmadı. Aksine, bu katliamlarda istihbarat örgütlerinin rolünü gizlemek için, tanıklar şüpheli bir şekilde ortadan kaldırıldı, birçok belge yok edildi. Bir çok dosyaya devletin güvenliği gerekçesiyle gizlilik kararı konuldu.

Faşistler devlet kurumlarında örgütlenmekte! 

Son dönemlerde birçok eyalette polis içerisinde ırkçı- faşist grubun olduğu ortaya çıktı. “NSU 2.0” adıyla ırkçılığa karşı olanlara tehdit mektupları gönderenlerin Hessen polis teşkilatıyla bağlantılı olduğu açığa çıkmasına rağmen, sorun hala çözülememiş, polis içerisinde örgütlenen ırkçı gruplar dağıtılmamıştır. Yine federal ordunun en seçkin biriminde ırkçı gruplaşmaların ortaya çıkması, bunların eylem planları yapması tesadüf değildir.

Neonazilerin devlet kurumları içerisinde örgütlenmesi, ırkçı saldırıların artması hükümetin uyguladığı politikalardan bağımsız değildir. Hükümetler bir yandan uyguladıkları ekonomik sosyal politikaların sonucu olarak ortaya çıkan işsizlik-yoksulluk gibi sosyal sorunlar üzerinden ırkçılığın güçlenmesine zemin hazırlarken, diğer yandan başta istihbarat örgütleri olmak üzere, polis ve ordu gibi kurumların içerisindeki çetelere göz yummakta.

İçişleri Bakanı Nancy Faeser sözünü tutmalı!

Yeni kurulan hükümet; göç politikalarında köklü bir değişim yaparak, modern bir göç ülkesi olmanın gereklerini yerine getireceğini, İçişleri Bakanı da en önemli görevinin ırkçılığa karşı mücadele olacağını belirtti. Söylenen sözler doğru ve kulağa hoş gelsede, yerine getirilmediği sürece ırkçıların gelişmesi, kurumsal ırkçılığın devam etmesi engellenemeyecektir. Devlet kurumları içerisindeki ırkçı-faşist gruplar dağıtılmadan, NSU ve Hanau katliamları tüm yönleriyle aydınlatılmadan ve sorumluları cazalandırılmadan, ırkçılığa karşı mücadelede mesafe kat etmek pek olanaklı değildir. Bunun için hükümet devlet kurumları içerisinde örgütlenen ırkçı grupların dağıtılması için girişimlerde bulunmalı, bağımsız komisyonlar oluşturarak var olan iddaların araştırılmasına olanak tanımalıdır. NSU dosyası üzerindeki gizlilik kararı kaldırılarak, istihbarat örgütü içerisinde katliama ortak olan ve bilenlerin görevden alınarak, cezalandırılmasını sağlamalıdır. 

Alman emekçileriyle birliğimizi güçlendirelim! 

Irkçı- ayrımcı politikaların ve bu politikaların sonucu olarak yaşanan katliamların asıl amacı farklı uluslardan ve inançlardan göçmen emekçilerle, Alman emekçilerinin birleşmesini, kaynaşmasını, yaşadıkları sorunların çözümü için birlikte hareket etmelerini zayıflatmaktır. Irkçılıktan ve ayrımcılıktan sadece göçmen emekçiler değil, Alman emekçileride zarar görmektedir. AfD gibi ırkçı partilerin sürekli, hükümet partilerinin de dönem dönem, sosyal sorunların sorumlusu olarak göçmenleri göstermesi, emekçileri yanıltmaya yönelik, işsizliğin ve yoksulluğun sorumlularını gizleme, yerli emekçileri, göçmen emekçilere karşı kışkırtma girişimleridir.

Bunun için ırkçılığın ilk hedefi göçmen emekçiler olsada, ırkçılığa karşı mücadele, ırkçı politikaların geriletilmesi, yeni faşist katliamların engellenmesi ancak ve ancak Alman emekçileriyle birliğimizi güçlendirmek ve emekçilerin bölünmesine hizmet eden politikalara karşı mücadele etmekle mümkün olabilir. 

19 Şubat 2022 Hanau katliamının ikinci yıl dönümünde bir kez daha Almanya‘nın onlarca kentinde değişik kurum ve kuruluşlarla ırkçılığa karşı etkinlikler düzenliyoruz. Irkçı katliamların tamamen aydınlatılması, devlet kurumları içerisinde yuvalanan faşist çetelerin dağıtılması, faşist örgütlerin kapatılması, yerli ve göçmen emekçilerin eşit ve kardeşçe yaşamasının koşullarının yaratılması gibi taleplerimizi güçlendirmek için herkesi yapılan eylemlere katılmaya çağırıyoruz. 

Demokratik İşçi Dernekleri Federasyonu (DİDF)

Yönetim Kurulu