‘NSU 2.0’ davası başladı

NSU 2.0” imzasıyla toplam 116 ırkçı tehdit mektubu gönderen Alexander Horst M.’nin yargılandığı dava dün başladı. Nisan sonuna kadar deva etmesi planlanan davada NSU kurbanlarının avukatları ve antifaşist aydınlara, siyasetçilere gönderilen tehdit mektuplarının arkasında polisin olup olmadığının açığa çıkması bekleniyor.

Münih Eyalet Yüksek Mahkemesi’nde beş yıl boyunca davası devam eden ve 11 Temmuz 2018’de biten NSU terör örgütüyle ilgili tehdit mektuplarının ilki 2 Ağustos 2018’de, NSU’nun ilk kurbanı olan Enver Şimşek’in ailesinin avukatı Seda Başay-Yıldız’a gönderilmişti. Başay-Yıldız’ın özel adresi ve bilgilerinin alınarak faks yoluyla gönderilen ölüm tehdidinin altında “NSU 2.0” yazıyordu. Eyalet Kriminal Dairesi tarafından mektupla ilgili olarak başlatılan soruşturmanın ucu Frankfurt’taki bir karakola kadar uzanmıştı.

En son Başay-Yıldız’ın kişisel bilgilerine bu polis karakolundan girildiği tespit edilmiş, ardından kendi aralarında ırkçı paylaşımlar yapan bir polis grubunun olduğu da saptanmıştı. Soruşturma devam ederken NSU 2.0 adına pek çok aydın ve sanatçıya tehdit mektupları gönderilmeye devam etti. Mektupları alanlar arasında dönemin Sol Parti Hessen Meclis Grubu Başkanı Janine Wissler, Martina Renner, İdil Baydar gibi isimler bulunuyordu. Bütün bilgilerin polis karakollarından alındığı tespit edilmesine rağmen, Berlin’de yaşayan 54 yaşındaki Alexander Horst M. bütün tehdit mektuplarının göndericisi olarak polis tarafından bir baskınla gözaltına alınarak tutuklanmıştı.

Federal Savcılık tarafından M. hakkında hazırlanan iddianamenin kabul edilmesiyle birlikte dava dün Frankfurt Eyalet Mahkemesi’nde başladı. Nisan sonuna kadar bitirilmesi planlanan duruşmalara müdahil olarak mağdurlar da katılacak.

SENARYO MU GERÇEK Mİ OLDUĞU ANLAŞILACAK

Polis tarafından yürütülen soruşturmanın ardından hazırlanan iddianamede, M.’nin karakolları arayarak kendisinini yetkili polis olarak tanıttığı ve karşısına çıkan polislerden tehdit edeceği kişilerin adresleri ve özel bilgilerini talep ettiği belirtiliyor. Onlar da kendi şifreleriyle sisteme girerek M.’nin telefonda istediği özel bilgileri vermişler. Bu yolla toplam 116 “NSU 2.0” imzalı tehdit mektubu gönderilmiş. En azından hazırlanan senaryo şimdilik böyle. Bunun ne kadarının gerçek ne kadarının uydurma olduğu duruşmalar sırasında anlaşılacak. En azından beklenti bu yönde.

Avukat Seda Başay-Yıldız

Ancak başta Avukat Seda Başay-Yıldız olmak üzere, bir çok müdahil iddianamede yer alan bu senaryoya inanmıyor.

TAZ gazetesinde konuyla ilgili olarak yer alan haberde, Seda Başay-Yıldız’a ilk mektubun gönderildiği sırada sisteme giren polislerin en az altı dakika boyunca araştırma yaptığı ve çok sayıda kişi hakkında sorgulama yaptığı dile getiriliyor. Başay-Yıldız tarafından TAZ’a yapılan açıklamada kendisi hakkında üç ayrı sistemden tam 17 kez soruşturma yapıldığını ifade ediyor. Bu nedenle mektupların tek bir kişi tarafından gönderilmiş olabileceğine inanmıyor. Ayrıca, hiç bir polisin daha önce kendilerinin aranarak bilgi istendiğini söylemediğini de hatırlatıyor. Zanlı M. ilk ifadesinde iddiaları kabul etmemişti.

M. TEK BAŞINA MI?

İşsiz bir bilişim teknisyeni olan zanlı M., Mayıs 2021’de, başkent Berlin’de, evine düzenlenen baskında yakalanmıştı. Evi arandığı sırada zanlının bilgisayarının açık olduğu, bunun polis ve soruşturmayı yürüten savcılığın işini kolaylaştırdığı, çok sayıda elektronik ve yazılı bilgi, belge ele geçirildiği, yine çok sayıda veri taşıyıcısının da inceleme altına alındığı açıklanmıştı.

„NSU 2.0“ imzalı tehdit mektuplarının arkasında kimlerin olduğunu bulmaya çalışan soruşturma makamları, zanlının izine, internet blog ve platformlarında yapılan araştırmalar sırasında rastladıklarını aktarıyor.

Basında yer alan bilgilere göre soruşturma makamları tehdit mektuplarında kullanılan dil, ifade kalıpları gibi karakteristik özellikleri inceledi, bunlardan yola çıkarak internet platformları ve sohbet gruplarında taramalar yaptı.

Bu incelemeler sırasında, iç istihbarat kuruluşu tarafından „radikal“ olarak sınıflandırılan İslam karşıtı „PI-News“ adlı blogda, metin içerikleri, tehdit mektuplarındakilerle örtüşen bir kullanıcı profili tespit etti. Araştırmalar sonucunda bu profile bir satranç platformunda rastlanmış, tespit edilen hesabın IP adresi mercek altına alınmış. Bununla eşleşen şüpheli hesaplar hakkında satranç platformu, telefon ile internet hizmet sağlayacılarından talep edilen veriler sonucunda da, Nisan 2020’de şüphelinin kimliğinin tespit edildiği belirtiliyor.

Yargılanacak zanlının, geçmişte işlediği suçlardan dolayı sabıkalı olduğu, son olarak 2014 yılında işlediği bir suçtan ötürü hakkında mahkumiyet kararı bulunduğu bilgisi de paylaşıldı. 1992 yılında, kendisini polis olarak tanıtması nedeniyle yargılandığı belirtiliyor.

(Yeni Hayat – Yücel Özdemir)