Stuttgart’ta “İşçi Paneli” püzenlendi

Stuttgart Tohum Kültür Merkezi’nde 20 Mart tarihinde, Enternasyonal Birlik İşçi Platformu (Stuttgarter Arbeiterplattform des Internationalistischen Bündnis) tarafından; “Sendikalar, Sınıf Mücadelesi ve İş Yeri Temsilciliği” konulu bir panel düzenlendi.

Panele, MLPD’den Anke Jaeckh-Vermeulen, Barış Akademisyenlerinden Ali Ekber Doğan, ATİK eş başkanı Süleyman Gürcan ve sendikacı E. Sert katıldı.

Stuttgart bölgesinde yaygın olan işletmelerde işçilerin sorunları, sendikaların durumu, kiralık işçilik, işçi temsilciliği seçimleri, Alman ve Türk faşistlerin işletmelerdeki örgütlenmesi üzerine 3 saati aşkın politik bir tartışma sürdürüldü.

İlk sözü alan Anke Jaeckh-Vermeulen; uzun zamandır bir otomobil işletmesinde işçi temsilcisi olarak çalıştığını belirterek, burada edindiği tecrübeleri aktardı. Anke Jaeckh “şirketlerde yürüteceğimiz çalışmada sınıfın çıkarları doğrultusunda hareket etmeliyiz. Aksisi bizi anın görünen çıkarlarına göre harekete geçirir, bu da küçük burjuva yaklaşım olur. Ondan dolayı sürekli sınıfın çıkarları doğrultusunda bakmalı ve örgütlenmeliyiz. İş yerlerinde kiralık işçilik, asıl işçilik gibi ayrımcılığa karşı çıkmalı ve kiralık işçilerin haklarını da savunmalıyız. Kiralık işçiliğin kaldırılması ve tüm işçilerin süresiz işçi sözleşmesiyle işe alınması savunmalıyız. Tek devrimci sınıf olan işçi sınıfı içinde sosyalizm propagandasını yaparak onları örgütlemeliyiz” diyerek, ortak mücadelenin öneminin vurgusunu yaptı.

Konuşmacı Ali Ekber Doğan; AKP’nin Almanya’da işçiler üzerinde yaptığı araştırmayı aktardı. Doğan, “Almanya’daki Türkiyeli işçiler içerisinde AKP’nin güçlü bir örgütlenmesi söz konusudur. Sendikalarda Türk devleti eleştirildiğinde, oluşturdukları lobi üzerinden baskı uyguluyorlar. Örneğin IG Metal Türkiye’deki gelişmelere ilişkin Almanya Parlamentosu milletvekillerinden S. Dağdelen’i bir etkinliğe davet ettiği için, Türk işçiler sendikaya baskı uygulamış ve üyelikten çıkma kampanyaları örgütlemişlerdir. Bir çok konuda AKP onları yönlendirmektedir. Ayrıca AKP yanlısı işçiler, aynı zamanda yerli faşistlerle de çalışmaktadırlar. Örneğin Stuttgart bölgesinde bir işletmede 7 kişilik işçi temsilciliği kazanan Neo-naziler tarafından yönlendirilen “Zentrum” adlı listeyi Tür faşistleri de desteklemişlerdir” diyerek, çeşitli örnekler üzerinden AKP’nin nasıl işçilere yön vermeye çalıştığını anlattı.

ATİK eş başkanı Süleyman Gürcan, aynı zamanda sendikanın şube yönetim kurulu üyesi ve işçi temsilcisi olduğunu vurguladı. Gürcan “işletmelerdeki devrimcilerin örgütlenmedeki yetersizliklerinden dolayı bugün gericiler sendikalarda ve işçi temsilciliklerinde başarı elde etmektedirler. Daimler’de “Zentrum” adlı Neonazilerin önderliğinde kurulun listenin bu yıl bir üye daha arttırarak 7 kişiyle işçi temsilciliğine girmeleri, bizim utancımızdır. Biz yetersiz çalıştığımız için onlar güçleniyorlar. Bir çok işletmede çalışan muhalif arkadaşlarımız dışarıda yürüyüşlere, mitinglere katılıyor, derneklere geliyor, fakat işletmelerde örgütlenme çalışması yürütmüyor. Bu yanlıştır ve bunu sürekli eleştirmeliyiz. İnsanlar bulundukları her alanda örgütlenme çalışması yürütmelidir. Bazı arkadaşlarımız Almanca bilmeme üzerinden bu eksikliğini kapatmaya çalışıyor, bu yanlıştır. Hayatını sürdürmek için bildiği Almanca ile işletmelerde örgütlenme çalışmasını da çok rahat yapabilirsin. Bantta birlikte çalıştığımız işçi arkadaşımızla ortak mücadele geliştirirsek, bizler ırkçılığa ayrımcılığa karşı koyabiliriz. Ondan dolayı daha çok buralarda yoğunlaşmalıyız” diyerek ortak mücadeleye çağrı yaptı.

Salonda bulunan dinleyicilerin bir çoğu da farklı işletmelerde yaşadıkları sorunları aktardılar ve ortak mücadele nasıl yürütülmesi gerektiğine ilişkin fikirler beyan ettiler. Çok canlı ve verimli bir tartışma sürdüren dinleyiciler bu tür panellerin gelecek dönemde yapılmasının önemini vurguladılar.