İsviçre’nin 1815’ten bu yana uyguladığı tarafsızlık politikası tartışılıyor

İsviçre’nin 1815’ten bu yana uyguladığı tarafsızlık politikası, ülkenin AB’nin Rusya’ya uyguladığı yaptırımlara katılmasının yanı sıra İsviçre yapımı silahların ihracı ve ülkenin NATO ile daha fazla yakınlaşması gibi konular nedeniyle tartışılıyor.

İsviçre’nin 1815’ten bu yana uyguladığı tarafsızlık politikası, ülkenin Rusya-Ukrayna Savaşı nedeniyle Avrupa Birliği’nin (AB) Rusya’ya uyguladığı yaptırımlara katılmasının yanı sıra İsviçre yapımı silahların yeniden ihracı ve ülkenin NATO ile daha fazla yakınlaşması gibi konular nedeniyle tartışılıyor.

AA’da yer alan habere göre, iki Dünya Savaşı’nda da tarafsız kalan İsviçre’nin tarafsızlık politikası 1815’teki Viyana Kongresi’nde kabul edildi. O tarihten bu yana uluslararası bir savaşın tarafı olmayan İsviçre, 2002’ye kadar Birleşmiş Milletlere (BM) katılmadı. İsviçre, etkin bir dış politika yürütürken, sıklıkla dünya genelindeki barışın tesis edilmesi girişimlerine iştirak etti veya bu görüşmelerin birçoğuna ev sahipliği yaptı.

Ancak özellikle Şubat 2022’de başlayan Rusya-Ukrayna Savaşı’nda İsviçre’nin Rusya’ya yönelik AB yaptırımlarına katılması ve Rus varlıklarını dondurma kararı alması ülkenin tarafsız statüsüyle ilgili tartışmaları yeniden gündeme getirdi. Rusya-Ukrayna Savaşı nedeniyle İsviçre içinde de siyasi olarak “taraf olma” tartışmaları sürerken, İsviçre’nin “pozisyonunu belirlemesine” yönelik uluslararası baskı da artıyor.

İsviçre, silahlarını satın alan ülkelere bu silahları yeniden ihraç etmek için izin şartı koşuyor. Bern hükümeti, Avrupa ülkelerinin İsviçre yapımı mühimmatın Ukrayna’ya yeniden ihraç edilmesi taleplerini reddetmişti.

Ülkede bu konuda bir tartışma sürüyor ve bazı siyasiler esneme çağrısında bulunuyor. Kiev’e destek olmak amacıyla silahların yeniden ihracatına izin vermenin ülkenin tarafsızlığını zedeleyeceği de belirtiliyor.

İsviçre’nin silah ihracatı geçen yıl 2022’ye kıyasla yüzde 27 düşerek 700 milyon İsviçre frangının altına geriledi.

Savunma Bakanlığına sunulan rapor tarafsızlık tartışmalarını alevlendirdi

İsviçre Federal Savunma, Sivil Koruma ve Spor Bakanlığı (DDPS) tarafından oluşturulan güvenlik politikasına ilişkin inceleme komisyonunun bir süre önce bakanlığa sunduğu rapor, ülkenin çok uzun süredir yürüttüğü tarafsızlık politikasıyla ilgili tartışmaları yeniden gündeme getirdi.

Raporda, İsviçre’nin geleceğe yönelik güvenlik politikasını nasıl yönlendireceğine ilişkin 7 alanda 100’den fazla öneri yer aldı. Savunma politikasıyla ilgili AB ve NATO ile işbirliğinin geliştirilmesi önerilen raporda, Avrupa’daki genel durumda güç politikaları, giderek istikrarsızlaşan kriz bölgeleri ve “Rusya’nın Ukrayna’ya karşı saldırıları” nedeniyle belirginleşen keskin bir kötüleşmeye işaret edildi.

Raporda, dezenformasyon ve “nüfuz faaliyetleriyle” mücadelenin büyük önem taşıdığına vurgu yapılarak, “Ordunun savunma kapasitesine odaklanması gerekiyor. Savunma bütçesinin 2030 yılına kadar gayrisafi yurtiçi hasılanın yüzde 1’ine çıkarılmasını tavsiye ediyoruz.” denildi.

İsviçre’nin silah endüstrisinin güçlendirilmesi ve tehditlere daha iyi adapte edilmesi gerektiği kaydedilen raporda, “Bu, inovasyonun teşvik edilmesi ve AB ile NATO işbirliği projelerine erişimin sağlanması anlamına geliyor. Ortak bir savunma yeteneğinin elde edilmesi ve gerçek bir savunma işbirliğine dönüşmesi amacıyla NATO ve AB ile işbirliğinin derinleştirilmesine devam edilmeli.” ifadeleri kullanıldı.

Raporda, işbirliğinin askeri düzeyin yanı sıra diplomatik düzeyde de özellikle “uluslararası silahların kontrol faaliyetleri ve yeni teknolojilerin düzenlenmesi” noktasında pekiştirilmesinin altı çizildi.

Tarafsızlık politikasının revize edilmesi, güvenlik fonksiyonuna daha fazla odaklanması ve daha esnek bir şekilde uygulanması gerektiği aktarılan raporda, komisyonun çoğunluğunun tarafsızlık politikasının Birleşmiş Milletler Şartı ile daha iyi uyumlaştırılmasını ve saldırgan ile mağdur arasındaki ayrımın daha çok dikkate alınmasını da tavsiye ettiği bildirildi.

İsviçreli aktivistler, nisanda ülkenin uluslararası ilişkilerde uzun süredir devam eden tarafsızlık politikasını güvence altına almak için önerilen anayasa değişiklikleri hakkında ulusal bir oylama yapılmasının önünü açacak dilekçeyi hükümete sunmuşlardı.

Rusya İsviçre’yi tarafsız görmüyor

Cenevre Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü (GIPRI) Başkan Yardımcısı Gilles Emmanuel Jacquet, İsviçre’de son dönemde tartışmaların gündemine olan tarafsızlık politikasıyla ilgili tartışmalara dair değerlendirmelerde bulundu.

İsviçre’nin tarafsızlık politikasını 1815’ten bu yana uyguladığını hatırlatan Jacquet, bu politikanın Avrupa’da ve uluslararası alanda yaşanan sorunlara rağmen hala sürdürülebilir olduğunu savundu.

Jacquet, İsviçre Federal Konseyinin bazı üyeleri ve bazı NATO destekçilerinin bu politikanın “uyarlanmasını” veya “daha esnek” olmasını talep ettiğini belirterek, “Bu da aslında İsviçre’nin tarafsızlığından ve İsviçre’nin inandırıcı bir şekilde barışı teşvik etme fırsatlarından vazgeçilmesi anlamına geliyor.” dedi.

İsviçre’nin tarafsızlık ilkesine göre, çatışma halindeki ülkelere saldırı amaçlı silah veya ekipman satamayacağını bildiren Jacquet, ancak savunma amaçlı ekipman satabileceğini kaydetti.

Jacquet, İsviçre’nin, 2022’de başlayan Rusya-Ukrayna Savaşı nedeniyle ABD ve AB’nin Rusya’ya yönelik yaptırımlara katıldığını hatırlatarak, şunları aktardı:

“Bu durum İsviçre ekonomisinin yanı sıra finans ve ticaret şirketleri gibi belirli sektörleri etkiledi. İsviçre’nin ABD ve AB yaptırımlarıyla uyumu, Rusya’nın İsviçre’yi artık tarafsız olarak görmemesine neden oldu. Haziran 2024’te Bürgenstock’ta düzenlenen Ukrayna Barış Zirvesi faydalı olmadı. Bunun yakın tarihte örneği yok çünkü savaşanın taraflarından biri olan Rusya müzakerelere davet edilmedi. Bu durum, İsviçre’nin güvenilirliğine ve uluslararası toplumun gözündeki diplomatik bilgi birikimine zarar verdi.”

Özellikle son yıllarda gündemde olan “İsviçre üretimi silahların yeniden ihraç edilmesi yasağının” yeni bir konu olmadığını dile getiren Jacquet, güvenilir tarafsızlığın, silahların yeniden ihraç edilmesi yasağının sürdürülmesi anlamına geldiğini, bu önlemin çatışmaların tırmanmasını veya şiddetin yoğunluğunu sınırlamaya yardımcı olabileceğini ifade etti.

Jacquet, İsviçre Federal Savunma, Sivil Koruma ve Spor Bakanlığına sunulan raporun ülkenin tarafsızlık politikasıyla ilgili tartışmalara neden olduğunu hatırlatarak, burada İsviçre’nin NATO’ya daha fazla yakınlaşarak tarafsızlığın “gözden geçirilmesi” ve “daha fazla esneklikle uygulanması”, güvenilir tarafsızlığın terk edilmesi gerektiğinin yer aldığını söyledi.

“NATO’ya katılmak İsviçre’nin tarafsızlığına zarar verir”

Raporun, İsviçre’nin tarafsızlığını BM Sözleşmesi ile uyumlu hale getirmeyi amaçladığını teyit ettiğini kaydeden Jacquet, NATO ile işbirliğini yoğunlaştırmak veya NATO’ya katılmanın BM Şartı’nın temel ilkeleriyle çelişmek anlamına geleceğini ifade ederek şöyle devam etti:

“NATO ile ortaklık kurmak veya NATO’ya katılmak İsviçre’nin tarafsızlığına zarar verir. Artık tarafsız bir ülke olarak görülmeyeceği, BRICS’in yükselişinin de gösterdiği gibi dünyada etkisi ve meşruiyeti tartışılan stratejik-askeri bir bloğun üyesi olarak görüleceği için güvenlik ve ticaret çıkarlarını zayıflatacaktır. Bu açıdan bakıldığında NATO ile yakınlaşma, Soğuk Savaş’tan kalma bir anakronizm gibi görünüyor. Bu durum İsviçre’nin yurt dışında veya yabancı hükümetler tarafından nasıl algılandığını etkileyecektir.”

İsviçre’nin Barış İçin Ortaklık programına katıldığı 1996’dan bu yana NATO ile işbirliği yaptığını kaydeden Jacquet, NATO’ya katılmak veya işbirliğinde daha ileri gitmek için İsviçre’de bir referandum yapılması gerekeceğini de belirtti.