Tam da bugün, anadili “muhabbeti” yüklü olduğum bir günde, doktorda yaşadığım bir diyalog da beni ayrıca hüzünlendirdi. Hüznün yanı sıra, aslında konunun ne kadar önemli olduğunu, gerçek hayat da bir kez daha yüzüme çarptı.
Bugün 21 Şubat Dünya Anadili Günü.
Dünkü Dursun Çaktı üzerine yazdığım yazıdan sonra, yıllar sonra ilk defa birer gün arayla makale yazıyorum.
Dünden beri, anadili günü nedeniyle, facebook hesabımda paylaşımlar yapıyor, üzerine muhabbet ediyoruz veya tartışıyoruz. Evde, sabah gazetede, sonra restoranda ve en son doktorda, hep aklımda anadili konusu.
Hem dilimden hem de anadilimden çok çektim.
Dün önce, Einstein’ın dili dışarda fotoğrafı ve üzerinde “21 Şubat Anadili Günü – Dil kimliktir, kimliğini göster” yazılı grafiği paylaştım. Yıllarca paylaşırım bu grafiği. Bugün de Musa Anter’in “Kürtçe ıslık çalıyorum” videosunu paylaştım. Ardından, anadili üzerine paylaşımları devam etti. Ve şimdi de olduğu gibi daha da devam eder.
Anadilini konuşamamanın hüzünlü tebessümü
Tam da bugün, anadili “muhabbeti” yüklü olduğum bir günde, doktorda yaşadığım bir diyalog da beni ayrıca hüzünlendirdi. Hüznün yanı sıra, aslında konunun ne kadar önemli olduğunu, gerçek hayat da bir kez daha yüzüme çarptı.
Biraz önce uzman doktorlarımdan birinden çıktım. Eski yazışmalar lazım oldu ve onları almaya gittim. Çok moralim bozuldu. Sağlıkla ilgili aldığım kötü bir haber falan değildi benim üzülmem.
Soyadından Türkiyeli olduğu kesin olan doktor yardımcısı genç kadını (17-18 yaşlarında öğrenci ve eğitimde büyük olasılıkla) burada ilk kez görüyordum. Fakat Türkiye’nin her yerinden olabilirdi ve ilgimi çekti sordum. “Annen-baban Türkiye’den nereden” diye Almanca sordum. Almanca çünkü, geçen hafta aradığımda ben Türkçe konuşurken o Almanca cevap veriyordu. Bugün de öyle oldu. Neyse uzatmayalım ve soruma çok üzgün ve yanda oturan diğer çalışanı da gösteren mimik hareketiyle “maalesef” demek zorunda kaldı. Çok üzüldüm bu duruma, hem de dünya anadili gününde de bunu yaşamak zor geldi. O arada bir şey yazmaya başladı. Sonra olan lazım kağıtları bana uzattığında, üzerine o not aldığı kağıt vardı. İnadımı bilirsiniz: Sesli olarak, hem Almanca hem de Türkçe olarak, herkesin ve hatta bekleme odasındakilerin de duyabileceği bir şekilde “iyi günler” dedim. O da bana sadece Almanca “iyi günler” dedi, Türkçe konuşamamanın hüzünlü tebessümüyle…
Asansörde, kağıtların üzerine iliştirdiği notu gördüm: Almanca olarak “annem Gümüşhaneli, babam İzmirli” diye not düşmüş. Gözlerim yaşardı.
Her zamanki gibi mücadele devam ve bir dahaki randevumda bu muhabbeti yaparım doktorla. Sonuçta ortalıkta doktor da çok, hastaya da yanında çalışanlara da.
Lanet olsun, o genç kadına bunları yaşatan, ırkçılığa ve şovenizme…
Anadilinde konuş
Almanya’da okul bahçesinde anadilini konuşma yasağını da yine çok sık tartıştık geçen günlerde ve hala tartışıyoruz. Birincisi, Almanya’da bir şehirde, öğretmenin öğrencisine teneffüste Türkçe konuştuğu için verdiği ceza ve diğer de Hristiyan Demokrat politikacıların “Okul bahçesinde sadece Almanca konuşulsun” demeçleriydi tartışma konusu. Öğrencisine ceza veren öğretmen ve okulun yönetimi geri adım atarken, Hristiyan Demokrat politikacılar biraz duruldu yine bu konuda. Önümüzdeki günlerde yine piyasaya sürerler.
Türkiye’de anadilde eğitim yasağı da ayrı bir sorun ve ağır asimilasyon politikasıdır. Orada veya burada anadilinde, konuştuğunda, şarkı söylediğinde karşılaştığın bakışlar ve bazen daha da ileri giden tavırlar, hatta linçler…
Biz Arnavutça konuştuğumuzda Kürtler kadar olmasa da dönem dönem yaşıyoruz bu baskıyı. Arnavutçaya da konan “engel ve yasaklar” yüzünden, Arnavutların milyonlarcası asimile olmuştur.
Almanya, Türkiye ve diğer ülkelerde inadına Türkçe, inadına Kürtçe, inadına Arnavutça konuşmalıyız. Çünkü anadil kimliktir ve bu nedenden dolayı da egemenler önce dilden başlarlar asimilasyona.
Özellikle, aileler de çocuklarına destek çıkarak, işyerlerinde anadilini konuşmasına engel ortama karşı çıkmalıdırlar. Ki yetişkinlerin de iş yerlerinde bu sorunu ağır bir biçimde yaşadıkları ayrıca gerçekliğimizdir.
Evde, iş yerinde, okulda, sokakta her yerde anadilde konuşmaya devam.
Yaşasın tüm dillerin özgürlüğü!
Hüseyin Şenol – 21.02.2023